31 Temmuz 2011 Pazar

2008'in Bereketi

Evet 2008 yılı gerçekten bereketli bir yıldı Hollywood için. Kötü film çıkmadı desek yeridir. İlk defa Akademi Ödülleri'nde kuşkuya düştüm mesela. Kim alacak, kim kaybedecek, ama iyi de bu filmlerin hepsi çok güzel hepsi alsın gibilerinden saçmalamalarım da olmuştur.

En iyi film ödülünü sonuna kadar hak ederek Slumdog Millionaire aldı tabi. Tek kelimeyle harikaydı. İzlerken bu kadar eğlendiğim çok az film vardır herhalde. Ama diğer adaylara da bakalım:

The Curious Case of Benjamin Button - Başrollerini daha önce de Babel'de beraber oynayan Brad Pitt ve Cate Blanchett paylaşıyor. Yönetmenlik ise David Fincher'a ait. Daha ilk defa fragmanını izlediğimde ağzımı açık bıraktıran filmdir. Acaba gerçekte böyle bir şey olsa nasıl olurdu ne yapardım falan diye düşünmeye başlamıştım. Fikir mükemmel. Bulanların kafaları nasıl çalışıyor cidden merak ediyorum.

Frost/Nixon - Bu film bugüne kadar izlediğim en iyi filmlerden biri. Başroller Frank Langella, Michael Sheen ( Underworld' den hatırlarsınız ), Kevin Bacon ve Sam Rockwell' a ait. Yönetmen koltuğunda ise Ron Howard var. Filmin konusu ise İngiliz gazeteci David Frost' un, dönemin istifa eden tek Amerikan başkanı olan Richard Nixon' la yaptığı röportaj. Sadece röportajı konu alan film mi olur derseniz ki sakın demeyin çünkü tüm zamanların en iyi röportajcılarından biriyle ve istifa eden tek Amerikan başkanıyla oluyorsa ve ayrıca Nixon Watergate' in içinde olduğunu itiraf ediyorsa olur. Şu an D&R da dvdsi 5 liraya satılıyor. Alın İzleyin.

Milk - Gay aktivisti politikacı Harvey Milk' in hayatını konu alan Milk' in yönetmen koltuğunda Gus Van Sant var. Böyle bir filmi Amerikan Bağımsız Film yönetmenlerinden birinin çekmesi ve başrol olarak özellikle Sean Penn' i seçmesi zaten filmi izlemeden fikir veriyor ve bu film muhteşem olabilir diyorsunuz. Sean Penn her zamanki gibi harikalar yaratmış. Ama filmi izledikten sonra acaba Sean Penn yerine başkası olsaydı yine bu kadar izlenebilir olur muydu diye merak etmedim değil.

The Reader - Çok ağır ve çok sağlam bir film. Fakir edebiyatı yapmadan, acındırmadan ve kasmadan da güzel film çekilebileceğinin en güzel örneklerinden biri. Kate Winslet her zamanki gibi muhteşem. Bu kadına olan hayranlığım hep devam edecek gibi görünüyor. Öyle kaliteli yapımlarda rol alıyor ve oyunculuğunu öyle bir konuşturuyor ki seni sevmeyen ölsün Kate demek istiyorum. Ralph Fiennes' ı da unutmamak gerek. Kısa ama öz ve çok sade bir oyunculuk sergilemiş. Mimiklerle oyunculuk yapabilen nadir aktörlerdendir.

Şimdilik bu kadar. Daha fazlasını isteyen buraya;

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder